Yitik Adalet

Bir zamanlar, eski bir malikanenin yıkık dökük odalarında bir hayalet yaşardı. Eski zamanlardan kalma bu malikanenin duvarları yosun tutmuş, pencereleri çatlamıştı. Geceleri, eski tahta zeminde hayaletin hışırtıları duyulurdu. Kimi zamanlar, gölgeler arasında beliren soluk bir ışıkla hayaletin varlığı sezilirdi. Malikâne, kasabanın çocukları için bir korku kaynağı, yetişkinler için ise uzak durulması gereken bir yerdi.

Malikanenin geçmişi halk arasında birçok hikaye ile doluydu. Bazılarına göre, hayalet, uzun zaman önce bu malikanede yaşamış olan genç bir kızın ruhuydu. Kız, aşkının ardından kalp kırıklığına dayanamayıp intihar etmişti ve ruhu bu eski malikaneye hapsolmuştu. Kimileri ise hayaletin, malikanenin eski sahiplerinden birinin intikam arayan ruhu olduğuna inanırdı. Ama en korkunç söylenti, malikanede gizemli bir şekilde kaybolan ve bir daha asla bulunamayan insanların ruhlarının burada toplandığıydı.

Malikaneye yaklaşanlar, geceleri hayaletin hüzünlü şarkılarına veya uzaklardan gelen fısıltılara tanık olurdu. Bu fısıltılar, adeta birinin kulağınıza eğilip bir sır veriyormuşçasına net ve ürkütücüydü. Bazı cesur insanlar hayaleti görmeye çalıştı ama genellikle başarısız olurdu; sadece bir anlık bir gölge, bir soluk rüzgar gibi belirirdi ve sonra kaybolurdu.

Bir gün, kasabaya yeni gelen bir gezgin, malikaneyle ilgili hikayeleri duyduğunda, hayaletin izini sürmeye karar verdi. Gecenin karanlığında sessizce malikaneye ilerlerken, aniden bir şeyin onu izlediğini hissetti. Döndüğünde, malikanenin enkazı arasında beliren soluk bir siluet gördü. Hayaletin gözleri karanlıkta parlıyordu ve sessizce, hüzünlü bir şekilde yaklaştı. Etrafta birdenbire bir soğukluk hissetti ve nefesi buğulanmaya başladı.

Gezgin, hayaletin etrafında dolaşırken, duvarlarda eski kan lekeleri ve yere saçılmış eski, yırtık günlük sayfaları gördü. Bu günlük sayfaları, malikanede yaşayanların hayatlarına dair ipuçları veriyordu; ama her sayfa, beklenmedik ve şiddetli bir sonla bitiyordu. Gezgin, ürpererek hayaletle konuşmaya çalıştı. Hayalet, hikayesini anlattı: Aslında o, malikanenin ilk sahibinin sadık hizmetkarıydı ve bir cinayetle haksız yere suçlanmıştı. Masumiyetini kanıtlayamadan idam edilmiş ve ruhu malikaneye hapsolmuştu.

Gezgin, hayaletin hikayesini duyduktan sonra, adaletin yerini bulması için elinden geleni yapmaya karar verdi. Malikanenin karanlık ve tozlu köşelerinde araştırmalarına başladı. Eski kitaplar, mahkeme kayıtları ve kasabanın yaşlılarının anlattıkları arasında kayboldu. Nihayetinde, hayaletin masumiyetini kanıtlayacak belgeleri buldu. Bu belgeler, kasabanın tarihinde gömülü kalmış bir komployu ortaya çıkarıyordu.

Hayaletin ruhu, adaletin sağlandığını hissettiğinde, malikanenin duvarlarından özgürce ayrıldı. Ancak, giderken gezgine, bu malikanede hala çözülmemiş sırlar olduğunu fısıldadı. Artık geceleri hüzünlü şarkılar yerine, huzurlu bir sessizlik hüküm sürüyordu malikanede. Fakat gezgin, malikanenin derinliklerinde hala keşfedilmemiş, gizemli ve tehlikeli şeyler olduğunu biliyordu. Her şeye rağmen, bu lanetli yerin ardındaki gerçeği tamamen ortaya çıkarmaya kararlıydı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tersine Dünya

Kehanet

Kaderin Labirentinde