Kehanet

Karanlık, köyün üzerine çökmüştü. Gürültülü rüzgar, eski evlerin tahtalarını sallarken, köyün sokaklarında uğursuz bir sessizlik hâkimdi. Yol boyunca sıralanmış lambalar titreyerek yanıyordu ve her adımda gölgeler dans ediyordu. Bu gece, sıradan bir gece değildi; bir kehanetin gerçekleşeceği geceydi.

Yıllar önce, köyün yaşlı kadını Fadime, köy meydanında korkunç bir kehanette bulunmuştu. "Gece çöktüğünde, ay karardığında, köy lanetlenecek ve ruhlar huzursuz olacak. Tarlalar kuruyacak, hayvanlar hastalanacak, çocuklar uykusuz kalacak ve köyü karanlık bir bela saracak." demişti.

O gece, Fadime, köyün halkının gözü önünde aniden ölmüş ve kehaneti insanların zihnine kazınmıştı. Artık o gece gelmişti.

Köyün genç gazetecisi Defne, bu kehaneti araştırmak için işe koyulmuştu. Defne, Fadime'nin eski evinde, karanlık bir odada, tozlu raflar arasında sararmış bir günlük bulmuştu. Günlükte, Fadime'in kehanetin detaylarını ve onun nasıl durdurulabileceğine dair ipuçlarını yazdığı sayfalar yer alıyordu. Ancak, Defne daha okumadan, günlük birden esrarengiz bir şekilde tutuşmuş ve küle dönmüştü. Defne, bu durumu bir tesadüf olarak görmedi; bu, Fadime'in ruhunun ona bir mesajıydı.

Defne, köyün terkedilmiş hanına doğru yol aldı. Günlükteki ipuçları, kehanetin hanın mahzeninde saklı bir sırra bağlı olduğunu işaret ediyordu. Hana vardığında, rüzgarın uğultusu daha da kuvvetlenmişti. Kapıyı zorlayarak açtı ve içeri girdi. Han, uzun zamandır kullanılmadığı için karanlık ve rutubet kokuyordu.

Mahzene inen taş merdivenlerden aşağı indiğinde, Defne'in kalbi daha hızlı çarpmaya başladı. Mahzenin ortasında, yerde büyük bir pentagram çizilmişti ve ortasında eski bir sandık duruyordu. Defne, sandığı açtığında, içinden çıkan soğuk hava ile irkildi. Sandığın içinde, demirden yapılmış eski bir tılsım ve bir parşömen buldu.

Parşömeni açtığında, üzerinde eski Türkçe yazılmış bir metin gördü. Metin, kehaneti durdurmanın tek yolunun, tılsımı gece yarısından önce köyün en yüksek tepesindeki mezarlığa gömmek olduğunu söylüyordu. Defne, bu görev için az zamanı kaldığını biliyordu.

Zorlu bir yürüyüşten sonra, mezarlığa vardığında gece yarısına sadece birkaç dakika kalmıştı. Rüzgar, şimdi daha da şiddetliydi ve Defne'in üzerine çöken karanlık, ona Fadime'in ruhunun bu gece serbest kalacağını hissettiriyordu. Defne, mezarlığın ortasında uygun bir yer buldu ve tılsımı toprağa gömmeye başladı.

Tam bu sırada, arkasından gelen bir ses duydu. Döndüğünde, karanlığın içinde parlayan gözleri gördü. Fadime'in ruhu, kehaneti tamamlamak için gelmişti. Defne, korkusunu yenerek tılsımı gömmeye devam etti. Son kazmayı vurduğunda, tılsım toprağa tamamen gömüldü ve bir anda rüzgar durdu, karanlık hafifledi.

Fadime'in ruhu, acı içinde bir çığlık attı ve sonra sessizliğe gömüldü. Defne, derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Kehanet durdurulmuştu. Köy, yeniden huzura kavuşmuştu. Ancak Defne, bu gecenin anılarını asla unutamayacağını biliyordu. Kehanet gerçek olmuş, ama o, cesaretiyle köyü kurtarmıştı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tersine Dünya

Kaderin Labirentinde