Derinlerde Kalanlar

Küçük sahil kasabasının sessiz gecelerinden biriydi. Denizin huzur veren şırıltısı, yavaşça sahile vuran dalgalarla birleşiyor ve insanın içine işleyen bir melodi oluşturuyordu. Kasabanın hemen dışında, sahilin biraz uzağında bir deniz feneri yükseliyordu. Bu fener, kasaba halkı için bir koruyucu, bir rehber gibiydi.

Deniz fenerinin bekçisi olan Kemal, gecenin bu saatlerinde her zamanki gibi yalnızdı. Fenerin içindeki dar merdivenleri çıkarken her adımında ahşap basamaklar gıcırdıyor, bu sesler karanlığın derinliklerinde yankılanıyordu. Kemal, fenerin tepesine ulaştığında, eski bir sandalyeye oturup denizi izlemeye başladı. Bu onun için bir alışkanlıktı, her gece denizi izler, dalgaların sırlarını çözmeye çalışırdı.

Ancak bu gece farklıydı. Kemal, denizin karanlıklarında bir şeylerin hareket ettiğini fark etti. İlk başta gözlerine inanamadı, ama dalgaların arasında beliren karaltı netleşmeye başladıkça endişesi arttı. Bir tekne batıyordu. Hızla aşağıya inip küçük motorlu teknesine atladı ve batmakta olan tekneye doğru yol aldı.

Teknenin yanına vardığında, teknenin sahibi olan yaşlı bir adamın suyun üstünde mücadele ettiğini gördü. Kemal, onu hızla teknesine çekti. Yaşlı adam nefes nefese kalmıştı ama hayattaydı. Kemal, adama su ve battaniye verdi ve onu sakinleştirmeye çalıştı.

"Ne oldu burada?" diye sordu Kemal, yaşlı adamın biraz kendine gelmesini bekleyerek.

"Teşekkür ederim," dedi adam titreyen bir sesle. "Benim adım İhsan. Ben bu sularda define arıyordum. Yıllar önce bu civarda bir hazine gömülü olduğu söylenirdi. Gençken de aramıştım, ama bulamamıştım. Şimdi, hayatımın son demlerinde yeniden denemek istedim. Ama deniz acımasızdı ve tekneyi yuttu."

Kemal, İhsan'ın hikayesini dinlerken, onun sadece bir define arayıcısı olmadığını, aynı zamanda kaybolmuş umutların ve hatıraların peşinde koşan bir adam olduğunu anladı. Ona yardım etmeye karar verdi. Ertesi sabah, birlikte denizin derinliklerine dalarak defineyi aramaya başladılar.

Günlerce aradılar, geceleri ise fenerin ışığında dinlendiler. Kemal ve İhsan arasında güçlü bir dostluk oluştu. Her dalış, sadece bir hazine avı değil, aynı zamanda geçmişin derinliklerinde bir yolculuktu. Sonunda, bir gün İhsan, eski bir sandığın izine rastladı. Sandığı çıkarıp açtıklarında, içinde altınlar, mücevherler ve eski haritalar buldular. Ancak İhsan için en değerli şey, sandığın en altında duran sararmış bir mektuptu. Bu mektup, gençliğinde kaybettiği ve hep aradığı büyük aşkından geliyordu.

Kemal ve İhsan, bu defineyi kasabaya götürdüler. Define, kasabaya refah getirdi, ama en önemlisi, İhsan’ın kalbinde derinlerde kalan yaraları iyileştirdi. Artık, deniz feneri sadece bir rehber değil, aynı zamanda iyileştirici bir ışık olarak anılacaktı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tersine Dünya

Kehanet

Kaderin Labirentinde