Şeytanın Çocukları
Bir zamanlar küçük bir kasabada, üç genç vardı: Erdoğan, Alperen ve Yasin. Bu gençler, kasabanın dışında yaşayan sakinleri rahatsız eden büyük suçlar işlemekle tanınırlardı. Gece yarısı hırsızlık yapar, evleri soyar ve hatta şiddet içeren olaylara karışırlardı. Kasaba halkı, bu üç gencin etrafında dolaşan korkunç bir aura olduğunu hissederdi, ama kimsenin kanıtlayamadığı şeyler de vardı.
Bir gece, Erdoğan, Alperen ve Yasin, kasabanın en bilge ve saygıdeğer kişisi olan Hüseyin Dede'nin kulübesine girmeye karar verdiler. Hüseyin Dede, kasabanın manevi lideriydi ve onun kulübesine girmek, büyük bir kutsal alanı ihlal etmek anlamına geliyordu. Ancak gençlerin umursamadığı tek şey buydu. Gece sessizce girdiler ve Hüseyin Dede'nin değerli eşyalarını çalmaya başladılar. Ancak bu sefer, beklenmedik bir şekilde Hüseyin Dede uyanıp onları yakaladı ve öfkeli bir şekilde lanet okudu. "Sizlerin gördüğünüz en korkunç kabuslar gerçek olacak ve bedelini ödeyeceksiniz!" dedi.
Gençler korkmadan güldüler ve kulübeden sessizce uzaklaştılar. Ancak o gece, tuhaf ve ürkütücü olaylar başladı. Kulübeden ayrıldıktan sonra, Erdoğan'ın evi bir anda alev aldı ve yangın kontrol edilemez hale geldi; ev tamamen küle döndü. Alperen, gölgesinde karanlık bir varlık hissetmeye başladı ve bu varlık onu sürekli takip etti, onu kendi kabuslarında boğulmuş gibi hissettirdi. Yasin ise, her gece gençliğinden hızla uzaklaştığını hissetti; derisi kırışmaya ve saçları beyazlamaya başladı, yaşlı bir adam gibi görünmeye başladı.
Birkaç gün sonra, kasaba dışındaki eski bir ormanda, Alperen'in cesedi bulundu. Vücudu parçalanmış ve etrafında tuhaf semboller çizilmişti. Yasin ise bir gece ansızın ortadan kayboldu ve hiçbir iz bırakmadan kayboldu. Erdoğan ise işlediği bir cinayet nedeniyle yakalanarak mühebbet hapse mahkum edildi. Hapishanede geçirdiği zaman boyunca, ruhu giderek daha da karanlık bir hal aldı. Orada birçok mahkumun korkulu rüyası haline geldi; gece gölgeler arasında dolaşırken, arkasında bıraktığı kanlı izlerle tanındı.
Bir sabah, gardiyanlar Erdoğan'ın hücresine girdiklerinde onu ölü olarak buldular. Vücudunda hiçbir dış darbe veya yaralanma yoktu, ama yüzü korkunç bir ifadeyle donmuştu. Hapishane personeli, olayın ardında doğaüstü bir güç olabileceğini düşündü, çünkü durumunu hiçbir tıbbi neden açıklamıyordu.
Kasaba halkı, bu üç gencin lanetlendiğini ve trajik sonlarının ardından artık aralarında olmadığını, ancak yaptıkları kötülüklerin hala etkisini sürdürdüğünü düşündü. Şeytanın çocukları olarak andıkları bu üç genci kasaba halkı hiç unutamadı. Bu hikaye, kasabanın tarihindeki en karanlık ve ürkütücü anı olarak kaldı.
Yorumlar
Yorum Gönder